Daralan iç pazara, korumacılık ve Çin’in hamlelerine karşı çelik sektörü ne yapıyor?
Türk çelik sektörü AB ve ABD gibi iki önemli ihracat pazarının korumacılık önlemlerine devam etmesinin yanı sıra iç pazarında daralmasıyla alternatif pazarlara yöneldi. Ayrıca Çin’in ihracatını artırması global çelik pazarında dengeleri bozması alternatif pazarların önemini artırdı. Türk çelik sektörü de aktif ve güçlü olduğu alternatif pazarlarda payını artırmayı hedefliyor. Bunun içinde sektör rekabetçiliğini önleyen etkenlerin ortadan kaldırılmasını talep ediyor.
HAZIRLAYAN: ERKAN ÇAKAN
Türkiye’deki çelik üreticileri, 2023 yılında özellikle Avrupa’daki antidamping vergileri ve ABD’deki korumacılık önlemleri gibi faktörler nedeniyle zorlu bir yıl geçirdi. Ayrıca Rusya’ya uygulanan yaptırımlar da Avrupa pazarında boşluk yaratarak Çin ve Hindistan gibi ülkelerin bu bölgede güçlenmesine yol açtı. Türk çelik sektörü bu olumsuzluklara rağmen 2024 yılına üretim ve ihracat artışıyla başladı. Özellikle Orta Doğu/Körfez ülkeleri ve AB ülkelerine ihracatını artırdı.
Türk çelik sektörü rekabetçiliğini önleyen etkenlerin ortadan kaldırılmasını talep ediyor
Sektör bu artışa rağmen bazı konularda destek bekliyor. Türk çelik sektörünü başta yüksek enerji, işçilik ve diğer girdilerin etkisiyle, üretim maliyetlerindeki artış sektörün rekabet edebilirliğini zorluyor. Türk çelik sektörü üretimde 2022 yılı başındaki kapasite kullanımına, ihracatta 2021 yılındaki gücüne kavuşması için rekabetçiliğini önleyen etkenlerin ortadan kaldırılmasını talep ediyor.
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) verilerine göre çelik sektörü 2024 yılının ilk iki ayında çelik ürünleri ihracatı, 2023 yılının aynı dönemine göre, miktar yönünden %48,6 oranında artışla 2,1 milyon ton, değer yönünden ise %28,3 artışla 1,5 milyar dolar oldu. İhracatın alt kalemleri incelendiğinde, Ocak-Şubat döneminde geçen yılın aynı dönemine göre ihracat; yassı ürünlerde %91,4 artış ile 781,7 bin ton, uzun ürünlerde %30 artış ile 1,2 milyon ton, yarı ürünlerde ise %61,2 artış ile 40,2 bin ton olarak gerçekleşti.
2024 yılının ilk iki ayında bölgelere göre miktar yönünden çelik ürünleri ihracatımızda Orta Doğu/Körfez haricindeki diğer bütün ihraç pazarlarımızda artış gözlendi. En büyük ihracat pazarı AB’ye yönelik ihracat %129,7 oranında ABD’ye yönelik ihracat ise % 74,9 oranında, baz etkisi kaynaklı artışlar gözlendi. Ülkeler itibarıyla, 2024 yılının ilk iki ayında, Türkiye’nin en büyük çelik ürünleri ihraç pazarı, 202,4 bin ton ihracat ile Romanya olurken, Romanya’yı; 138,2 bin ton ile İtalya, 115,4 bin ton ile Yemen, 88,5 bin ton ile İsrail ve 79,8 bin ton ile Mısır takip etti. Söz konusu beş ülkenin toplam ihracat içerisindeki payı % 30,1 seviyesinde gerçekleşti.
Öte yandan çelik sektörü üretimde de 2023’ün ocak-şubat ayına göre 2024 yılının ilk iki ayında % 34,5 artışla 6,4 milyon ton çelik üretimi gerçekleştirdi. Çelik sektörü, güçlü büyüme performansını sürdürdü. Böylece; Türkiye dünyanın en büyük 10 ham çelik üreticisi arasında, Almanya’yı geride bırakarak 7. sıraya ve Avrupa’nın en büyük çelik üreticisi konumuna yükseldi.
SKDM gibi ek maliyetlerin Avrupa’ya ihracatta rekabeti zorlayacak
AB’deki ekonomik yavaşlama ve SKDM kapsamında alınması muhtemel vergiler de göz önünde bulundurulduğunda, Kuzey Afrika gibi gelişmekte olan alternatif pazarlardaki ihracat payını artırmaya yönelik çabalar sektörde önem kazanıyor. 2024 yılının ilk iki ayında, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla ihracatta artış söz konusu. Bu durum olumlu bir gelişme olmakla birlikte, önümüzdeki dönemlerde Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) gibi ek maliyetlerin Avrupa’ya ihracatta rekabeti zorlayacağı öngörülüyor.
Kızıldeniz’deki krizin yansımaları
Ekonomik yavaşlamanın, küresel anlamda çelik sektörü üzerinde de belirgin etkilere sahip. Bu durum, talep düşüşüne ve ihracat pazarlarına erişimde zorluklara neden oluyor. Örneğin; Türkiye’nin ana ihracat pazarlarından biri olan Avrupa’daki taleplerin zayıflaması, sektörümüzün ihracat performansının düşmesine sebep oluyor. Ek olarak, Türkiye ve dünya genelindeki sıkı para politikaları ve yüksek enflasyon da iç talebi sınırlayarak sektör üzerinde baskı oluşturuyor. Öte yandan Kızıldeniz’deki krizin derinleşmesinin, son dönemde artan navlun fiyatlarının ve jeopolitik risklerin, özellikle Yemen ve İsrail gibi, çatışmaların yoğun yaşandığı bölgelere yönelik ihracat olumsuz yönde etkilemekte. Bunun yanı sıra, 2023 yılında ekonomik sorunlardan dolayı iç pazarda büyüyemeyen Çin’in, yoğun bir şekilde ihracata yönelmesi ve ihracatını devlet destekli ve dampingli fiyatlar ile 2024 yılında da artırmaya devam etmesi ihtimali, dünya çelik sektörü ile birlikte, sektör için tehdit oluşturmakta.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Hidrolik Pnömatik Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.